top of page
Ara

Mehir Senedi: Yazılı Sözün Hukuki Gücü ve Kırmızı Çizgiler

  • infoavkilicpartner
  • 26 Eyl
  • 3 dakikada okunur
ree


Türk toplum hayatının köklü bir geleneği olan mehir, hukuki zeminde sağlam bir karşılığa sahip. Evlilik sözleşmesi anında, devamında ya da boşanma halinde kadına verilmeyi vaat edilen mal, para veya ekonomik değeri olan her şey... Peki, bu vaadin yazılı hale geldiği mehir senedi, boşanma masasında veya miras paylaşımında ne kadar güçlü bir koz olabiliyor?


Yargıtay kararları ışığında, mehir senedinin hukuki niteliği ve sınırlarını netleştirmek gerekiyor. Zira bu senet, adi bir kağıt parçasından öte, genellikle bir "ileriye yönelik bağışlama vaadi" olarak kabul ediliyor. Yani, hukuken geçerli bir sözleşme, bir taahhütname.


Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, E. 2010/9242 K. 2010/10342 T. 13.10.2010:

Medeni Kanun, evlenme sözleşmesi sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaad edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır. Bu nedenle, eski hükümlere göre kurulmuş mehr, Medeni Kanun tarafından yasaklanmış bir hukuki ilişki olarak kabul edilemez. Mehr sözleşmeleri bu gün içinde geçerlidir. Mehri müeccel, ileriye yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, Borçlar Kanununun 110. maddesinde yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, Borçlar Kanununun 238. maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. Esasen taşınmazın sicil kaydı (mülkiyeti) da davalıya intikal ettirilmiştir. Bu durumda değinilen ilkeler çerçevesinde iddia ve buna ilişkin olgular birlikte değerlendirildiğinde anılan belgeye değer verileceği kuşkusuzdur.


Geçerliliğin Kırmızı Çizgisi: Taşınmazlar

Mehir senedinin en can alıcı noktası, vaat edilen şeyin menkul (taşınır) ya da gayrimenkul (taşınmaz) olmasına göre değişen şekil şartları. Bu ayrım, senedin akıbetini belirliyor.


Ziynet ve Eşyalar (Menkuller): Eğer mehir olarak altın, para, ev eşyası gibi taşınır mallar vaat edilmişse, kanun burada oldukça esnek. Borçlar Kanunu uyarınca, adi yazılı şekil yeterli oluyor. Yani eşlerin ve şahitlerin imzasıyla düzenlenmiş basit bir senet, ziynetlerin iadesi gibi konularda geçerli bir delil niteliği taşıyor. Mahkemeler, bunu bir bağışlama sözleşmesi olarak kabul edip, senet içeriğine göre hüküm kuruyor.


Tapulu Taşınmazlar (Gayrimenkuller): İşte hukukun net ve kesin bir kırmızı çizgi çektiği yer burası. Türk Medeni Kanunu ve ilgili yasalar, tapulu bir taşınmazın mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin resmi şekilde yapılmasını şart koşuyor. Resmi şekil demek, Tapu Sicil Müdürlüğü'nde veya Noter huzurunda işlem yapılması demek.


Yargıtay'ın duruşu bu konuda tavizsiz: Adi yazılı bir mehir senediyle vaat edilen tapulu taşınmaz devri, kesin olarak geçersizdir. Hukuk Genel Kurulu, bu geçersiz senede dayanılarak ne mülkiyet devrinin, ne de o taşınmazın bedelinin talep edilemeyeceğini açıkça ifade ediyor. Yani, "imzala, tapuyu sonra yaparız" vaadi, adi yazılı bir senetle güvence altına alınmışsa, hukuk nezdinde hiçbir değeri yoktur.


Ancak dikkat! Eğer bu adi senet bir sebep gösterilerek sonradan tapuda resmi devir tamamlanmışsa, artık işlem geçerlidir ve mehir, devrin geçerli hukuki sebebi olarak kabul edilir.


İspat Gücü ve 'Senede Karşı Senet' Kuralı

Bir mehir senedinin hukuki gücü, ispat hukuku kurallarıyla da pekiştirilmiştir. En önemli kural, "senede karşı senetle ispat" ilkesidir.

Mehir senedinde yazılı olan (örneğin ziynetlerin) kadına teslim edildiği yönündeki savunmanın tanık beyanlarıyla ispatlanması Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince mümkün değildir. Yani koca veya ailesi, "Biz o altınları vermiştik" dese bile, bunu ispatlamak için o senetle aynı güçte, yazılı bir belge sunmak zorundadırlar. Aksi takdirde, senet içeriğindeki taahhüdün yerine getirilmediği kabul edilir.

Senedin varlığı, ancak sahtecilik iddiasıyla (örneğin imzanın sahte olduğunun Adli Tıp raporuyla kanıtlanmasıyla) iptal edilebilir.


Sorumluluk Zinciri

Mehir senedi, sadece eşler arasında bir taahhütname olmak zorunda değil. Koca dışında kayınpeder, kayınvalide gibi üçüncü kişilerin de bu senedi imzalaması çok yaygındır.

Hukuk bu durumda, senedi imzalayan tüm kişileri müştereken ve müteselsilen sorumlu tutar. Yani, senedi imzalayan kayınpeder de, senedin konusu olan buzdolabı, çamaşır makinesi veya ziynetlerin tesliminden koca ile birlikte sorumludur.



ree


Hukuk, Yazılı Sözü Sever

Mehir senedi, Türk Medeni Kanunu'nun serbest bıraktığı bir sözleşme türü olarak, kadının ekonomik güvencesini sağlayan önemli bir araçtır. Ancak bu aracın, özellikle büyük ekonomik değerler (taşınmazlar) söz konusu olduğunda, kanunun emrettiği şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmesi hayati önem taşır.

Bir taşınmazı adi yazılı mehir senediyle vaat etmek, duygusal bir taahhüt olabilir; fakat hukuki zeminde bir hayalden öteye geçemez. Evlilik birliğinin kutsallığı kadar, sözleşme hukukunun katı kuralları da geçerlidir. Bu nedenle, mehir senedi düzenlenirken bir uzmandan destek almak, gelecekte yaşanabilecek büyük mağduriyetlerin önüne geçmek için en akılcı yoldur.

Mehir senedi, duyguların değil, kanunun dilini konuşur. Ve kanun, özellikle taşınmaz mülkiyetinde, resmi

imzayı arar.

Yorumlar


bottom of page